ben seni yasaklarda şarkısıyla yüreğimi fetheden güzel sesli adam
                    
    gidişine susuyorum içimde kalıyor "gitme"ler tutuklu yüreğim  cezası seni izlemek  içsel konuşmalar şimdi etrafta haykıran
                    
    iyi sayılmam ama laf olsun laf olsun diye iyi olayım sen anla demek gibi bişey olmalı
                    
    benim hayatımdan hiç çıkmayan birşey kendileri beni çok sever o kadar da istememe rağmen
                    
    benim cicom nickli arkadaşımla kardeş olduğumu düşünen hatta bununlada kalmayıp ikiz olabiliceğimizden şüphelenen bilgiç arkadaşımız
                    
    yaşamadığım bir duygu
                    
    susacak vardan sonra okuduğum ve başta fazla beğenmediğim ama sonradan gerçekten sevdiğim bir kahraman tazeoğlu yapımı sonu gerçekten etkileyiciydi
                    
    ösymye para kazandırmayı çok seven biri olmalı
                    
    lal-ı reyhanıyla beni kendisine bağlayan sesi muhteşem adam
                    
    işkence gibi birşey
                    
    içimdeki sesler-1
rüzgarların saçlarımı ellerine doladığı sokaklarda yürüyordum.adımlarım anlamsızlığa doğru yol alıyor.bilmediğim kaldırımlarda kaybolmuşum deli başımda bin bir düşünce…köşe başlarında değişik duygularım önümü kesiyor.h ava kararmış,bulutlar siyaha sevdalanmış yağmur tutmuş gözleri ha döktü ha dökecekler.
yıkılmışlığım çıktı karşıma bitkin ve vazgeçmiş bedenim.bırakıp da gidemiyorum onu bu köşede bir adım ötede ayrılık,bir adımda acı,diğerleri sırayla yalnızlık,hasret,terkedilmişlik,ihanet ,vefasızlık…
yokuş aşağı iniyorum ve yolun sonunda deniz gözüküyor.tükenmişliğim ayaklarımı tutuyor.karşıya geçmeye çalışırken yolun tam ortasında “sen”…
ne arkamda bıraktığım köşe başlarını ne de önümdeki denizi görüyor artık gözlerim .seni görüyorum ve şimdiyi yaşıyorum.
yokuş aşağı inerken düzlüğe varmak , bakıyorum sana öylece.ya yola beraber devam edeceğiz yada kalan adımlarımı da tamamlayıp denize varacağım.duruyorum,bekliyorum sessizce konuşuyorsun.ah bir de duyabilsem…
yaklaşıyorum sana adımlarım korkak,adımlarım çekingen…aramızda koca bir çatlak fark ediyorum,nerden gelmişti en başından beri oradaydı da ben mi görememiştim?
yok sayamazdım aklım ve kalbim savaşa daldılar,beklemede zaman kim galip gelecek diye.
-”yardım et” diyorum.
-“kendin başarmalısın” diyorsun.
sen yolcu ben yolcu ve bir han buluştuğumuz.hangi yöne gideceğim,ortasındaydık oysa…
atlasam bu kocaman uçurumun üstünden sana varabilir miyim,sen yanımda olur musun?
aklımda soru işaretleri kalbimde sen…
ne olacak şimdi geri dönemem ileri de gidemiyorum.
sessizlik…
ve bir haykırış,bir ses çığlık çığlığa; kapatıyorum duymamak için kulaklarımı ama sen geliyorsun;
-“duy,kulak ver bu sese” diyorsun.
“zaman” diye haykırıyor rüzgar sağır kulaklarıma…
“bırak “zamana” kendini sevgili” diyorsun….
                    
    rüzgarların saçlarımı ellerine doladığı sokaklarda yürüyordum.adımlarım anlamsızlığa doğru yol alıyor.bilmediğim kaldırımlarda kaybolmuşum deli başımda bin bir düşünce…köşe başlarında değişik duygularım önümü kesiyor.h ava kararmış,bulutlar siyaha sevdalanmış yağmur tutmuş gözleri ha döktü ha dökecekler.
yıkılmışlığım çıktı karşıma bitkin ve vazgeçmiş bedenim.bırakıp da gidemiyorum onu bu köşede bir adım ötede ayrılık,bir adımda acı,diğerleri sırayla yalnızlık,hasret,terkedilmişlik,ihanet ,vefasızlık…
yokuş aşağı iniyorum ve yolun sonunda deniz gözüküyor.tükenmişliğim ayaklarımı tutuyor.karşıya geçmeye çalışırken yolun tam ortasında “sen”…
ne arkamda bıraktığım köşe başlarını ne de önümdeki denizi görüyor artık gözlerim .seni görüyorum ve şimdiyi yaşıyorum.
yokuş aşağı inerken düzlüğe varmak , bakıyorum sana öylece.ya yola beraber devam edeceğiz yada kalan adımlarımı da tamamlayıp denize varacağım.duruyorum,bekliyorum sessizce konuşuyorsun.ah bir de duyabilsem…
yaklaşıyorum sana adımlarım korkak,adımlarım çekingen…aramızda koca bir çatlak fark ediyorum,nerden gelmişti en başından beri oradaydı da ben mi görememiştim?
yok sayamazdım aklım ve kalbim savaşa daldılar,beklemede zaman kim galip gelecek diye.
-”yardım et” diyorum.
-“kendin başarmalısın” diyorsun.
sen yolcu ben yolcu ve bir han buluştuğumuz.hangi yöne gideceğim,ortasındaydık oysa…
atlasam bu kocaman uçurumun üstünden sana varabilir miyim,sen yanımda olur musun?
aklımda soru işaretleri kalbimde sen…
ne olacak şimdi geri dönemem ileri de gidemiyorum.
sessizlik…
ve bir haykırış,bir ses çığlık çığlığa; kapatıyorum duymamak için kulaklarımı ama sen geliyorsun;
-“duy,kulak ver bu sese” diyorsun.
“zaman” diye haykırıyor rüzgar sağır kulaklarıma…
“bırak “zamana” kendini sevgili” diyorsun….
çok sevdiğim ve mukemmel olan üstadın en sevdiğim şiiri ayrıca akroktiş bir çalışması
                    
    başta anlamadığım sonra burdaki açıklayan arkadaşların yazılarından anlayaildiğim birşey
                    
    benim olamayacağım ve kendilerini çok takdir ettiğim öğrenci modeli
                    
    tatlı ve tuzluyu bir arada yemeyi sevenlerin yaptığı çok anlamlı bir davranıştır
                    
    türk kahvesinin sütlü hali olup benim o kadar çok kahve sevmeme rağmen kendilerinden nefret ettiğim şey
                    
    görülen alemin ötesi
                    
    gözümden akamayan yüreğimle berabar toprağa düşen damlalar...
                    
    radyoda karşılaştığım bir ses sözlerinin beni etkilediği yaralarıma tuz biber olan şarkılardan biri
                    
    bu yazıyı okuyunca bile hissettiğim duygu çikolatanın adı geçen herşeyde krize girebiliyorum
                    
    neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?